8 Aralık 2016 Perşembe

Yeniden "Bizim Takım" olma yolunda: Galatasaray Odeabank



SA gönül dostları. Kaotikliği bol, dağınıklığının yarattığı sonuçlar derin hayal kırıklıkları getiren  bir sezon başının ardından, toparlanmaya başlayan ve en azından bir isme ve renge nail olmasının yanında takım halinde oynadığını gözlemlediğimiz Galatasaray Odeabank'ı yazmak için sizlerleyim. Cümleyi bu kadar uzatmamdan basketbol ve Galatasaray temalı birşeyler yazmayı özlediğim anlaşılıyordur herhalde :( Bana bu imkanı sunan Mustafa Kocatürk başta olmak üzere blog yöneticilerine teşekkürlerimi sunuy

Şimdiii uzun uzun analiz yazmıcam, o kısmı kısa kesicem. Zaten bu yazıyı kafamda ufak ufak tasarlarken Dentmon'la ilgili bölümü nasıl bağlasam falan derken adam ayrıldı, Russ şimdilik geri çağrıldı bilmemne. Orada belli ki kafalarda Russ'ı da elden çıkarırız, arada bir de guard alırız gibi bir plan var ama ben daha çok son haftalarda ne değişti sorusuna bakış atıcam. Diğer tarafla ilgili de birşeyler karalarız. Bize nur topu gibi bir totem kazandıran Olympiacos maçıyla birlikte ilk kez rotasyonun daralması, Darüşşafaka maçında takım kurgusunun geçen senekine benzer olacağının-en sonunda- belli olmasıyla birleşti ve Euroleague'deki son 5 maçlık süreçte Zalgiris maçını saymazsak daha farklı bir GSOB izliyoruz. Ortada sevabıyla günahıyla bir takım var artık. Bu süreçte en çok konuşulan noktalardan biri temponun düşürülmesi. Bu konuda; evet daha yavaş oynuyoruz ama sezon başı da çok hızlı oynamıyorduk ki diye düşünürken son maçlardaki pozisyon sayılarına bakayım dedim, sonuçta en iyi gösterge bunlar. Euroleague'le ilgili bu tarz advanced istatistikler şurada var, ama maç maç yok gördüğüm kadarıyla. Ben de ufak bir yanılma payıyla tek tek çıkarıp ilk 5 maçla ikinci 5 maçı ayırdım. Sitedeki total miktarlarla karşılaştırdığımda da maç başına 0.4 pozisyonluk bir fark çıktı.

Çok uzatmadan ulaştığım çarpıcı ve bir o kadar da güldürürken düşündüren istatistikleri sizinle paylaşıyorum. İlk 5 maçta bizim de rakiplerin de MB 76'şar pozisyonu olmuş, 0.2 gibi bir fark vardı ama onu da yukardaki yanılma payına verelim. Bu maçlarda ortalama 97 sayı yedik. YUH AMK demekte sonuna kadar haklısınız. Bunları 100 pozisyon üzerinden oranladığımız vakit savunma verimliliğimiz 127.3 çıkıyor. Ya da savunma verimsizliğimiz mi desek :D :D :D :D :D Bizim maça alt oynayan kaybeder :D :D :D Ergin Hocam :D :D Hücum tarafına baktığımız vakit ise maç başına 85.4 sayı ve 112.4'lük bir verimlilik söz konusu, iyi-güzel-hoş. Olympiacos maçıyla birlikte başlayan 5 maçlık seride ise pozisyon sayımız 68.4'e düşmüş. Yani bu tempoyu düşürme stratejisinde maç başına takribi 8 kez daha az hücum ediyoruz. Rakiplerin pozisyon sayısı 69.4'e düşerken savunmada MB yediğimiz sayı da 77.6'ya düştü, bunu savunma verimliliğine çevirdiğimizde 111.8 ediyor ki dramatik bir gelişim sergiledğimizi söyleyebiliriz burada. Rakipler yaklaşık olarak 7 kez az hücum ederken attıkları sayı 10 değil 15 değil tam 20 sayı-Yalçın Tümer'e selamlar- düştü. Hücumda ise pek bir değişim yok, miktar ortalama 77.8'e düşmüş ama verimlilik 113.7'de. Geçen sezonki bu "paylaşan" takım modeline dönmenin istatistikler üzerindeki en önemli yansımalarından biri de asist/TO oranları. Euroleague genelinde Real Madrid'in ardından ufak bir farkla 2. sırada bulunurken Daçka ve Barcelona maçlarında 25-6&25-8 yaptık. Neyse sayılara daha fazla dalmayalım, biraz da şöyle genel bir durum anelizi ardından sona geleceğiz inşAllah


Lig maçlarında değişebilse de takımın şu an ideal ilk 5'i belli: Sinan-Göksenin-Schilb-Micov-Pleiss'la başlıyoruz. Maç sonlarındaysa ideal 5'te Göksenin yerine Diebler oluyor. (bkz: Diebler'ın bu takımın tutkalı haline gelmesi) Bu isimler haricinde performansları günden güne değişse de Emir-Tyus'ın da rolleri büyük oranda oturdu. Deon'un iyiden iyiye 3. isimliğe düşmesi vücut diliyle birlikte performansına da yansıdı ama doğrusu buydu açıkçası. (bkz: Ege'yi seneye ana rotasyona yazar mıyız?) Dentmon'ın gidişi ve Russ'la ilgili bir mucizenin gerçekleşmeyeceğini de varsayarsak bir guard ve Daye'in yeniden rotasyondaki yerini bulmasıyla rotasyonun ana halini yeniden tanımlarız. Tabi ki o guard'ın kim olacağı, tarzı vs. durumu etkileyecek. Daye'in bu yeni yapıya dahil edilmesinin de çok sorun olacağını düşünmüyorum açıkçası. Kimyası oturmuş, topun daha iyi dolaştığı bir takımda bu yeteneklerle var olması zor değil ama savunmadaki performansını arttırması ve Baskonia maçındaki gibi ribaund katkısı verebilmesi dakikalarını belirler. Biraz hustle'a girecen reis, bu takım bunu gerektiriyor. Yani "Arroyo al baba sen takımı yönet, Marko-Malik siz de köpek gibi savunma yapın"a kıyasla daha dengeli bir rol ve görev dağılımının olduğu takımda en azından efor olarak Erceg çizgisine değil Chuck-Caleb çizgisine daha yakın olmanı bekliyorum. Hadi bakalım aslan.

Son bölümde ise guard transferine yönelik fikirlerimi belirtip sizleri selamlayacağım. Başka pozisyona transfer olur mu bilmiyorum, sezon ne gösterir bilemeyiz ama şu an için garanti olan tek nokta guard alacağımız. İhtiyaç olan ismi tek bir şekilde tanımlayamayız herhalde, ama ben şu sorulara ne kadar iyi cevap verdiğine bakacağım: Ne kadar delici bir guard? Takımın genel ortalamasının biraz üstünde sorumluluk almaya ne kadar yatkın bir guard? -Errick McCollum selamlar- Veeeee ne kadar guard, bu da önemli tabi. Sinan'da önemli oranda gelişen ama zaman zaman eksikliğini gördüğümüz o doğruyu oynama zekası, takımı yönetme becerisi, tempo kontrolü vs. işte. Jordan Theodore.. Sana sesleniyorum.. Maskeli süvari, çılgın delici, gözü kara lider... Naber 😉 Galatasaray Odeabank'la ilgili yazıp Ergin Ataman'a değinmemenin saçma olacağını ben de biliyorum ve kendisinin soyunma odasından çıkışı gibi onu sona sakladım. Hocam demeyi bıraktıracak kadar hayal kırıklığı yaratan bir sezon başı yaşattın hocam, ilk kez oldu bu :( Sonrasında durumu toparladın ve birkaç ekstra galibiyetle birlikte yarışın içinde olmaman sürpriz olur. Ligde de önemli bir şansın var, yerli oyuncu konusunda elin güçlü. Biz de illa ki bu süreçte senin ve takımın destekçisi oluruz. Sonrasına da sonra bakarız.  

Final bölümüne geldik. Umarım geçen sezonki Eurocup'la birlikte tekrar ayağa kalkışın ardından bu sezon da Euroleague'de play-off heyecanını hep birlikte yaşarız dostlar. Kendinize iyi bakın.

Selam ve dua ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder