David Hawkins maç boyunca o kadar dominanttı ki karşısına kim geldiyse yıprattı, eskitti. 17 sayı atmasının yanında dış şutörlere (özellikle Macvan'a) tonla asist yaptı. Kendisine kaptanlık verilmesini sert eleştirmiştim ama oynadığı oyunla beraber beni her maç utandırıyor. Ayrıca Oktay Mahmuti'nin geçen seneden beri Hawkins'i savunamamasını incelemek gerek. Geçen sene (Oktay Hoca'nın ısrarla Hawkins'in karşısına koyduğu) Jamon Gordon ve David Hawkins 6 maçta karşı karşıya geldi. 4'ümü kazanan Hawkins'in takımıydı. (Kaybettiği iki maçın birinde Galatasaray %+70 üçlük attı. Diğerinde, Arroyo son saniye üçlük kaçırdı.) Ayrıca Hawkins'in kaybettiği maçlarda dahi bariz bir şekilde Gordon'a üstünlük sağladığı açıktı. Zira dün de öyle oldu. Hawkins daha ilk periyottan Gordon'u faul problemine sokarak tüm maçı kenardan izlemesini sağladı.
Bu maç için Milan Macvan'a bir paragraf ayırmasaydım hata etmiş olurdum. Muazzam şut attı ve Savanovic'in maç boyunca oyuna girmesine engel oldu. Ayrıca maç içinda tribünle beraber oynaması da hoş bi durum. Tribünler sever böyle adamları. Daha dört-beşbin kişiyle yaptığı etkileşimi görünce insan Abdi İpekçi'deki Fenerbahçe Ülker maçı için sabırsızlanıyor tabii ki.
Eğer yazıyı bağlayacak olursak; Galatasaray bir takım eksikliklerine rağmen en büyük iki rakibinden birini sahadan silerek maçı kazandı. Galatasaray bu galibiyetin sevinci yaşamakta haklı ancak Efes cephesinden özellikle Euroleague hedefleri için sorgulanması gereken konular var.
Not: Ayrı bir yazıda belirmek istiyordum ancak Galatasaray'ın forma konusu gerçekten can sıkıcı. Aylardan olmuş Kasım; 10 gün sonra Eurocup başlıyor, hala saçma sapan bir forma ile oynuyoruz. Ne kadar maç güzel geçmiş olsa da Galatasaray'a yakışmayan bir görüntü bu.
Son olarak paylaşmasaydım içimde kalacaktı: inciswf.com/bando.swf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder