22 Aralık 2020 Salı

Mühimmat Raporu | Boston Celtics: 2020-21

Evet, takvimin o vaktine geldik. Sezon önü yazıp çizeceğiz. Uzun zamandır yazı yazmadığım için muhtemelen çok fazla düşük cümle olacak. Ancak olsun, kendi blogumuzdayız 10 senedir. Geçen sene başında yazdığım Mühimmat Raporu'nu şöyle bırakayım. Geçen sene sezon önü ne düşünüyormuşum, okumak istersiniz belki. Geçen seneki formatı sevdiğim ve hazırlık maçlarımız başlayana kadar zaman kazanmak istediğim için aynı formata sadık kalarak devam edeceğim.

Hasar Raporu: Sezonun Arkada Bıraktıkları:

Öncelikle bu kısmı yazarken geçen senekinden muhtemelen 100 kat daha mutluyum. Geçen sene Boston Celtics'in oynadığı son maçı yolda olduğum için izleyememiştim. Tünelden çıkıp kaybettiğimizi fark ettiğimde içimde sinir stres değil sonraki sezonun hayali vardı. 2018 ECF Game 7'da duvar yumruklarken bileğini incitmiş biri olarak benim için iyi bir gelişme sayılır bu.

Boston Celtics geçen sezona girerken birçok soru işaretiyle yola başlıyordu. Öncelikle Jaylen Brown ve Jayson Tatum ikilisinde oluşan soru işaretleri, sonrasında insanların Brad Stevens'a duyduğu güvensizlikler ve franchise'ın kendini nasıl kıyıya çıkartacağı sezon başlarken cevaplanması gereken sorulardı. Boston Celtics bu sorulara cevap verme konusunda neredeyse mükemmel bir iş çıkarttı. Bir önceki sene sezon başı Wiggins'le falan kıyaslanan Jayson Tatum, bu sezon başında ESPN'nin listesinde ligin en iyi 11. oyuncusu olarak gösterildi, ki bir sıra daha yukarı bile kayabilirdi. (Ayrıca ben hala geçen sene MIP nasıl Tatum olmadı anlayamadım ya.) Jaylen Brown'un aldığı kontrat bana bile ciddi overpaid gelmişken şu an maxed olmadığı için 3-5 milyon steal olarak duruyor. Brad Stevens geçen sene de Coach of the Year alabilirdi ancak Nick Nurse'ün normal sezonda arkasında kaldı, kabul. En azından ECSF'de Nick Nurse'tan tavşan çıkartması doya doya Brad Stevens basketbolu izlediğimiz bir seri oldu. Boston Celtics de geçtiğimiz senenin başından daha güvenli bir şekilde önüne bakıyor.

Tabii bu sezon bir şampiyonlukla bitmedi. Ancak geçtiğimiz sezonun başında en iyi 7-8 takım arasına yazılmayan Boston Celtics'in konferans finalini başarısızlık olarak görmek de çok insaflı bir değerlendirme değil. Evet, favori olarak çıkılan konferans finallerini kaybetmek can sıkıcı oldu ancak burada bahane yazmaya başlasam iki paragraf da bahanelerimi okursunuz. Sezonun karın ağrısı konferans finalinde Bucks'a değil Heat'e elenmek oldu diyelim ve Erotic City Celtics'ten sonra en keyif aldığım Celtics sezonunu arkada bırakalım. 

Kayıp Raporu: Bu Yolda Dönenler Oldu, Mum Gibi Sönenler Oldu

Gordon Hayward: Yani gidince R yapmayalım. Gordon Hayward'ın Boston Celtics forması altındaki sağlıklı iki sezonunda onu benim savunduğum kadar Robyn savunmamıştır. Ancak yaşı 30'un yanlış tarafına geçen Gordon Hayward'dan geçtiğimiz sezon yaşadıklarımızdan başka bir şey beklemek hayalcilik olacaktı. Ortalama başlangıcın ardından iyi bir ivmelenme, ardından Akıllı TV'ye çıkacak kadar komik bir sakatlık, en azından 1 ay sahalardan uzak kalmak ve döndüğünde özgüven sorunları yüzünden çekilmeyecek bir oyuncu olmak. Takımın veteran yönlendiricisi rolünü verdiğiniz bir adamdan istediğinizin tam tersi bir senaryo bu. Ancak tüm iniş çıkışlarına rağmen Gordon Hayward geçtiğimiz sezon ortalamada iyi bir basketbol oynadı. Jaylen'ın Marcus'un Kemba'nın sakatlıkları büyük bir sorun olmadıysa sebebi Hayward'ın hepsinin rolünden birkaç nokta alabiliyor olmasıydı. 

Ancak bubble'da izlediğimiz Jayson Tatum'dan sonra çok bir esprisi kalmamıştı. Maalesef. Tatum tepe pick&roll'una girip ters tarafa cross-pass atmayı öğrendiği an Gordon Hayward'ın bu takım için misyonu doldu. Gordon Hayward'ın bizim teklif ettiğimiz 4/100+ kontratı reddedip bize 30 milyonluk TPE hediye etmesi de bu ayrılığın daha acısız olmasına neden olacak. TPE kısmına da ileride değiniriz.

Enes Kanter: Enes Kanter imzaladığı zaman muhtemelen üzerine en çok konuşulan rol oyuncusu imzasıydı. Ancak Brad Stevens, Enes Kanter durumunu birkaç hata hariç çok çok doğru yönetti. Yani Enes Kanter'den istikrarsız da olsun işin sonunda pozitif katkı almayı başarmak hakikaten elit koç olduğunuzun göstergesidir. Brad Stevens, Enes'in süreleri ve rolüyle uzun rotasyonuna da imzasını attı. Tabii ki izlemek çok kolay bir deneyim değildi, tabii ki sövdüğüm anlar övdüğüm anları geçmiştir ancak low-post skorerliği 4 kişilik uzun komitesi içinde olmayan bir şeydi. Bunu da hala olmayı sürdürdüğü ligin en iyi hücum rebocusu özellikleri ile birleştirince ortaya aslında kötü olmayan bir şey çıktı. Taraftarlara, takıma bir yamuğunu görmedik. Washington deplasmanı gibi birkaç mağlubiyet de var doğrudan kendisinin sebep olduğu ancak ECF 5. maç performansı yıllar sonra Boston'daki bir Celtics taraftarının aklında kalan şey olacak. Sonuç olarak istediği bir yere de gitti. Acayip top oynadığı Portland'da onu bir daha izlemek merağımı uyandırmıyor da değil biraz.

Brad Wanamaker: Brad Wanamaker, geçen sezonun en güzel sürprizlerinden biriydi. Carsen Edwards'ın normal sezon başlangıcından itibaren cortlamasıyla birlikte Kemba'nın arkasındaki sürelerin birçoğu ona kaldı. Marcus Smart'ın gözlerinden iltihap kapması ile benchten gelen tek kısa olmaya başladı. Yeri geldi savunmasını yaptı, yeri geldi çizgiye indi. Hiçbir zaman fark yaratan bir isim olmadı ancak içeride oynadığımız Utah Jazz maçı hariç de "şu adamı sahadan alın" demedik. Yanlış karardan çok kaçınması, topu asla yormaması ve outlet pası alır almaz sürekli tempoyu zorlaması takımın oyununda ağırlığı olan özellikleriydi. Kendine asla yaratamıyor olması tabii playofflarda sıkıntı oldu ancak o kadar ekmeğe bu kadar köfte. 

NBA'de oynamak için çok fazla parayı masada bırakmıştı. Celtics'ten ayrıldıktan sonra Celtics'in verdiğinden daha iyi bir kontrat bulması onun kariyerini İtalya Ligi'nden beri takip eden biri olarak beni mutlu etti. Golden State sistemi içinde de illa faydalı olacaktır. 

Sayım Raporu: Kimiz? Neyiz? Neciyiz?

Şimdi geldik en sevdiğim kısma. Elimizde kontratı olan 17. oyuncunun hepsini sıra sıra konuşacağım. Oyunculara dair algılarımın seneden seneye nasıl değiştiğini görmek için de eğlenceli oluyor bana. 

Neyse girizgahı uzatmadan takımı sayalım:

Yönlendiriciler: Kemba Walker - Jeff Teague - Payton Pritchard - Carsen Edwards - Tremont Waters

Arası: Marcus Smart

Kanatlar: Jayson Tatum - Jaylen Brown - Aaron Nesmith - Romeo Langford - Semi Ojeleye - Javonte Green

Arası: Grant Williams

Uzunlar: Daniel Theis - Tristan Thompson - Robert Williams III - Tacko Fall

Kemba Walker: Geçtiğimiz sezon muhtemelen NBA'in en garip sezonu oldu. Bu garipliğin getirdiği şeylerden biri de insanların geçtiğimiz sezonun başını tamamen unutmuş olmaları. Kemba Walker'ın ilk yaşadığı sakatlığın üzerinden neredeyse 8 ay geçti insanlar sürekli sakatlık sonrası Kemba Walker'ı hatırlıyor. Ancak sezonun başında Tatum verimsiz skor atarken Kemba açık ara takımın en faydalı oyuncusuydu ve takıma getirdiği pick&roll derinliği sadece kendisini değil Daniel Theis ve Robert Williams'ın da sezona iyi başlamasını sağladı. Kemba Walker'ın inanılmaz pick&roll tehdidi üzerine Brad Stevens geçiş dönemindeki hücumunu inşa etti ve o da sezonun erken döneminde takımın sağlam özgüven kazanmasına yetecek kadar momentumu depoya doldurdu.

O yüzden Kemba'nın geçen sezonuna olumsuz olarak bakmak biraz insafsızlık olacaktır. Kemba'yı eğer geçen sene başında alamasak sezona daha büyük baskıyla girecek olan Jaylen&Jayson, hali hazırda sezona türbülansta girmişken çok sıkıntılı bir başlangıca imza atabilirdi.

Tabii bubble'daki Kemba Walker'dan da bahsetmek gerek. Oynadığımız üç turda da rakiplerin saldırmaya çalıştığı nokta Kemba Walker oldu. Philadelphia bunu onu orta mesafeye çekmeye çalışarak yaptı, Kemba özellikle 3. maçta çok iyi cevap verdi. Toronto, Kemba'nın düzenden çıkması için neredeyse savunmada olabilecek her şeyi yaptı. İş sadece kötü şut günü-iyi şut günü farkına döndü. Eğer Anunoby 0.5 kala seriyi kurtarmasa Theis'a asist yaptığı pozisyon Celtics kısa tarihinin en görkemli bireysel oyunlarından biri olacaktı. O yüzden FVV-Lowry gibi can sıkıcı savunmalara karşı gösterdiği performansa da ben kendi adıma geçer not veriyorum. 

Ancak Miami serisindeki limitasyonlarını da ayriyeten konuşmak gerek. Miami'nin Butler-Igoudala-Adebayo üçlüsü -hatta zaman zaman Derrick Jones Jr.'ı da işin içine kattılar- ile yaptığı wingspan manyağı 2-3 alan savunmasına karşı Kemba Walker pek yaşayamadı. Şimdi burada sakat sakat ekstra 2 maç oynamanın vermiş olduğu fiziksel handikapların altını çizmek istemiyorum. Celtics'in herhangi bir play-off koşusu derinleştikçe Kemba'nın fiziksel handikapları daha büyük bir defekt olarak karşımıza çıkmaya devam edecek. Umalım ki bu sene karşımıza Eric Spoelstra dikilmesin play-off'larda.

Kemba'yı övdük. Biraz da endişelerden bahsedelim. Kemba Walker artık 30 yaşın kötü tarafında kalmış durumda. Pota çevresi bitirişlerden anladığımız kadarıyla da fiziksel prime'ını hafif hafif arkasında bıraktı. Ancak bundan daha can sıkıcı olan şey Kemba Walker gibi maç kaçırmayan bir adamın Celtics'teki ilk senesinde birden bire sakatlıktan sakınmamız gereken bir adama dönüşmesi. Bu yazıyı yazarken Kemba Walker'ın en azından sezonun ilk haftasını en kötü ihtimalle de ilk bir ayını kaçırması bekleniyor ancak rotasyonu bu kadar tecrübesizleştirdiğimiz bir sezonda Kemba'nın "dizini kuvvetlendirmek" için bir ay tedavi alacak olması da can sıkıcı. Eğer bir ay dinlenmesini alır dönerse sıkıntı yok ancak sezon derinleştikçe sakatlık sorunlarından bahseden bir Kemba görürsek rotasyonda işler hiç hoş şekilde sonuçlanmaz. 

Sonuç olarak Kemba Walker normal sezonda bu takımın rotasyonu için hala çok çok çok mühim ve değerli bir parça. Sağlıklı olduğu zaman takıma büyük değer katacağına şüphe yok. Ancak onun play-off'larda getirdiği soru işaretlerinin çözümü de onda değil takım arkadaşlarının gelişiminde yatıyor.

Jeff Teague: Birbirimize dürüst olalım. Jeff Teague, NBA izlemediğim dönemde bile izlediğim 10-20 dakikalık sekanslarından ötürü hazetmediğim bir oyuncuydu. Zaten beni twitter'dan takip edenler bilirler, ifrit olurum topu eline yapıştıran kısalara. Bu arkadaş üstüne üstlük topu yapıştırıp çok bir şey de yaratamıyor. Etrafında aşırı zeki oyuncular yoksa full zarar ziyan. Zaten Al Horford'ın Boston'a gidişiyle beraber Jeff Teague'in kariyer eğrisinin de dimdik çakılmaya başlaması aynı zamana denk geldi. Bu benim Al Horford'ı övmek için kullandığım argümanlardan biriydi, şimdi de Jeff Teague'i gömmek için kullacağım.

Ama... Jeff Teague'i konuşurken kimin yerine geldiğini ve ne rolle geldiğinin altını iyice çizmek gerek. Jeff Teague, Brad Wanamaker'ın yerine geldi ve rolü de muhtemelen Wanamaker'ınkinden çok da yukarıda olmayacak Kemba'nın sakatlık dönemleri geçene dek. Jeff Teague'in Celtics deneyimi için önemli olan nasıl bir oyuncu olduğu değil, masaya Wanamaker'a kıyasla neler koyabileceği. Bu kapsamda Teague'in Wanamaker'a göre en büyük artısı yarı saha yaratıcılığı. Teague ne olursa olsun yarı sahada rakibini eksiltip potaya yaklaşabilen, faul alabilen ve close-out'a saldırma becerisiyle kendine konfor alanı yaratabilen bir oyuncu. Bu normal sezonda o kadar büyük bir fark yaratmayacak olsa da play-off'larda Wanamaker'ın en büyük eksiğini kapatabilir.

Bunun yanı sıra Teague, Wanamaker'a kıyasla daha doğal bir handler ve ikinci beşteki Smart'ın yükünü paylaşabilir. Geçen sezon gerek Twolves'tayken gerek Hawks'tayken 20 sayı barajını geçtiği maçlar var. Bunlar bizim Wanamaker'dan almayı hayal bile zor ettiğimiz bir artı. Ancak burada Brad Stevens'ın yine iyi rol tanımlamasına ihtiyacımız olacak zira Teague, topu eline aldığı zaman vermeyi de sevmeyen bir adam. Yanında Brown, Tatum, Smart ve bazen Kemba oynuyorken öyle bir konforu olmayacak, olmamalı. Eğer buna uyum sağlayamazsa çok zaman geçmeden kesmekte de fayda görüyorum.

Tabii işin savunma tarafında da Wanamaker disipliniyle fark yaratıyordu. Ancak Stevens'ın elinde oyun disiplinde gelişme göstermeyen oyuncu da görmedik pek. O yüzden burada da Teague'e bir "izleyelim" payı bırakıyorum. Ancak son tahlilde dünyanın en içime sinen imzası olmadığını da belirtmem lazım.

Payton Pritchard: Evet... Bu işi biraz daha ciddi konuşmak lazım. Çünkü 26. sıradan Payton Pritchard seçmek draft'ı takip eden kimsenin öngördüğü bir şey değildi. Hiçkimsenin. O yüzden anlamlandırması da zor bir iş oldu. Benim kendi kendime bulduğum açıklama, Danny Ainge'in bu çocukta kendini gördüğü. Oregon basketbol efsanesi, iyi şutu olan undersized 1 numara, göt ağrısı bir savunmacı, iyi bir rekabetçi ve takım lideri. Bu tanımların hepsine tik atan son insan evladı MLB'de Toronto Jayhawks tarafından seçilen Danny Ainge'di. Bu dünyanın en iyi oyuncu seçme yöntemi değil tabii ki. Ancak 4 draft'ın üçünde Smart-Brown-Tatum seçip masaya koyan adamın 26. picki ne kadar kötü kullandığını hele sahaya çıkmadan çok eleştirmeyeceğim tabii ki. O yüzden ne yapabilir, ne edebilir kısmına geçelim.

Payton Pritchard aslında elimizde olmayan bir tipleme. Hatta çok uzun zamandır elimizde olmayan bir tipleme. Forvetlerden top kaldığı zaman avantajlı pozisyonları kendine ve takım arkadaşlarına kullanabilecek kadar zeki ve pasör. Sabit şutu var, şut menzili var. Bu da onu aslında top dominant iki kanat oyuncumuzun yanında işlevli bir rol oyuncusu yapabilirmiş gibi duruyor. Ancak onu Ainge'in big board'u hariç tüm yerlerde ilk 35-40'ın dışına atan limitasyonlarını da konuşmak lazım.

Beyaz ve kısa olduğu için savunma limitasyonları ilk akla gelenler. Yarı sahada istediği kadar mücadeleci ve inatçı bir savunmacı olsun. Olsun olsun isterse VanVleet seviyesinde savunmacı olsun. İşler play-off'a geldiği zaman yine handikap yazacak sana yine handikap yazacak. E geçişte NBA atletleriyle beraber koşması çok zor ancak Boston Celtics onu takım olarak çok iyi hallediyor hadi göz ardı edelim. 

E işin hücum kısmına gelelim. İyi şutör, kendine de yaratabiliyor. Bunların hepsine eyvallah ancak zor coverage'ları oynamaya başladığı zaman formsuz Selçuk İnan gibi etrafında dönmeye başlıyor. Driblingini çok hızlı kaybediyor ve uslanmaz bir home-run-hitter. Bench beşiyle sahada olduğumuzda oyunu kendi başına çevirmeyi çalışırsa Brad Stevens tarafından bench'in en köşesine oturtulur. Bunu çaylak sezonunda Marcus Smart bile yaşamıştı. Hele Payton Pritchard gibi otomatik zaaflarla gelen bir oyuncunun düzenden kopma gibi bir huyunu Celtics benchine getirmemesi lazım. 

Ancak benim ve draft'ı takip eden tüm blogboyların hepsinin endişelerinin yanı sıra Celtics kampından Payton Pritchard'a dair inanılmaz olumlu cümleler geliyor. Wyc Baba'nın da "Danny Ainge'in Rondo seçiminden beri bir oyuncunun kendisine düştüğü için bu kadar mutlu olduğunu görmemiştim" cümlesi de umut hanesine yazılması gereken noktalardan. Kemba'nın da olmadığı dönemde saça saça oynamasını izlemek lazım biraz.

Ayrıca not olarak düşeyim. Bu kısmı hazırlık maçlarından önce yazdım. Geçen sene Carsen Edwards'ı hazırlık maçlarıyla yorumlayıp büyük sıçmıştım. Bu sene onu yaşamak istemedim ne yalan söyliyim.

Carsen Edwards: Gelelim, geçen senenin en büyük hayal kırıklığına. Carsen Edwards'ın NBA'de belli sorunlar yaşayacağını herkes bekliyordu ancak en azından şut atma konusunda bu kadar kötü bir sene geçirmesini kimse beklemiyordu. Adam top elinden alınınca birden bal kabağına dönüştü. Geçen sene Edwards adına çok ümit kırıcıydı.

Ümit kırıcı olmasının sebebi yapamadığı şeylerin karakteristik eksiklikler olması. Sabit şut atmakta zorlanıyor. Perde çıkışlarında da atamıyor. E hadi topu biraz sen oyna diyorsun. Orada da çok panikliyor. Üstüne üstlük topu eline verdiğimizde topu kullanma şekli sürekli derin rebolar yarattığı için bizi savunmada çok zorluyor. Kendi fiziksel defektinden çok başka bir sıkıntı bu.

E hal böyleyken ve rotasyonu da kalabalıkken Stevens, Carsen Edwards'ı çok fazla zorlamayacaktır. Carsen Edwards'dan erken bir gelişim göremezsek sonraki sezona Celtics forması altında girmiyor olması muhtemel. Bu sezonun onun NBA'de var olma senesi. İzlemekten çok zevk aldığım bir oyuncu olduğu için kalmasını isterim ama şans her gün daralıyor gibi. 

Tremont Waters: Tremont Waters, hakikaten sürpriz yumurtadan çıkan bir oyuncu oldu geçen sene. Celtics forması altında çok az sahaya çıksa da G-League'in en dominant oyuncularından biriydi. Covid arası girmeden önce bu sezon bir kadro spot'u alacağına kesin gözüyle bakılıyordu ancak Celtics onu ikinci sene de two-way kontratıyla takımda tutmayı başardı. Celtics için de Waters için de kazanım olabilecek bir imza.

Tabii burada bir parantez açmak lazım. Bu sezon için two-way oyuncuların kadro kısıtlaması genişletildi. Geçen sene takımla sadece 45 gün geçirmelerine izin veriliyordu. Bu sene 50'den fazla maçta aktif olmaması istenecek. O yüzden Waters'ı Celtics benchinde ve en azından garbage time'larda sık sık sahada görebiliriz.

Waters'tan biraz bahsetmek lazım. Boyuna göre iyi bir oyuncu olduğunu herkes biliyordu. Tabii her şeyi boyuna göre değerlendirmek lazım çünkü bu adam 1 metre 78 santim boyunda. Benden kısa. E kalıp olarak da 79 kilo. Şöyle bir sokakta görsem üzerine yürürüm yani hiç NBA basketbolcusu gibi bir hali yok. 

Bu büyük size defektine karşın kolejde yılın savunmacısı seçilecek kadar iyi savunma içgüdülerine ve çabasına sahip. Potaya yaklaşabiliyor, floater'ı var, zeki ve pas açıları yaratabilen bir pasör ve üzerine üstlük şut range'i de oldukça iyi. Ancak bunların hepsini elit seviyede yapsa bile NBA oyuncusu olamayacak bir kalıba sahip.

Türkiyeli basketbol severlerin yakından tanıyacağı undersized kısalar Russ Smith, Pierre Jackson, Lorenzo Brown'ın hepsi G-League'de inanılmaz sezonlar geçirmişlerdi. Tremont Waters bu undersized kısa kaderini bir NBA oyuncusu olarak kırabilecek mi? Bu da sahada olduğu dakikalarda izlemesi eğlenceli bir konu olacak.

Marcus Smart: Yani hakikaten çok seviyoruz ya. Şurada çıkıp teknik taktik bir şeylerden bahsetmek konu Marcus Smart olunca biraz zul geliyor. Çünkü Marcus Smart'ın Boston Celtics'e kattığı şeyler teknik taktiğin biraz ötesinde. Bu takıma kim gelirse gelsin takımın kimliğinden bahsederken Brad Stevens'tan sonra hep Marcus Smart'ı andık. Bu sezon da onlardan biri olacak. 

Ancak bu sezon diğer Marcus Smart sezonlarından biraz daha farklı olacak. Çünkü Marcus Smart, 7 yıllık Boston Celtics kariyerinde ilk kez sezona full-time starter olarak giriyor. 2017-18 sezonunda Hayward ve Irving'in sakatlıklarına rağmen ilk beşi görememişti. 2018-19'da ilk beşin bir parçasıydı ancak bunu sezonun en iyi performans gösteren Celtics oyuncusu olarak vura vura elde etmişti. 

Marcus Smart'ın ilk beşin geri kalanlarına uyum sağlaması için ondan normal sezonda görmemiz gereken şeyler var. Tabii ki elimizde 2020 play-off'ları gibi gayet yeterli bir sample-size olsa da hala ve hala Brown ve Tatum'dan şut çalma konusunda iyi noktada değil. Oyunu içinde yanan ateşle oynadığını farkındayız ancak bu takımın yapısı play-off'lara daha sağlam şekilde girecekse Smart'ın kimin yanındayken topu potaya fırlatacağını iyi bellemesi lazım. Rotasyonumuz Tatum-Brown-Walker üçlüsünün topu atmadan geçireceği dakikaları kaldıramayacak bir durumda.

Onun dışında Smart'a dair tekrar tekrar konuşacak çok bir şey yok. Giannis'in DPOY aldığı, Gobert'in zaten DPOY kazanına düştüğü bir ortamda DPOY için ona sıra gelir mi bilmiyorum ancak geçen seneyi bireysel ödülsüz geçtikleri için ortalığı velveleye veren Klutch mafyası o ödülü muhtemelen AD'ye yapacaktır gerekli sayıda maça çıkmayı başarırsa.

Jayson Tatum: Jayson Tatum, geçtiğimiz sezon Boston Celtics adına inanılmaz kritik bir sezona başladı. Franchise'ın re-building/re-tooling sınırına geldiği noktada yıldız ışığı görmek için tek penceresi vardı. Tatum da bunu sezon içinde sonuna kadar açtı. Celtics geçen sene bazı hamleler için elini çabuk tutması gereken takımken şimdi tüm 2020'lerini üzerine planlayacağı bir dokunulmaza sahip. Bu NBA'de 5 franchise'ın sahip olmadığı kadar büyük bir lüks.

Jayson Tatum, geçen sene başında Kuzma'yla kıyaslanırken bu sene ligin en iyi 12-13 oyuncusundan biri olurken neyi farklı yaptı? Onun altını doğru çizmek gerekiyor. Tatum her zaman iyi bir shot creator'dı, lige ilk girdiği günden beri iyi bir savunmacıydı, iyi spot-up'çıydı vesaire vesaire. Jayson Tatum bir süperstar yapan şey ise Tatum'ın 6'10" boyuyla Damian Lillard'ımsı bir şut profiline ulaşmış olmasıydı.

Maç başına en çok pull-up üçlük deneyen ikinci oyuncu olarak bu şutlardan %41 isabet bulmak. Bu Tatum fiziğinde bir oyuncudan geldiği zaman savunulması ve eşleştirilmesi inanılmaz zor bir şey oluyor. Üzerine daha büyük bir oyuncu koyamazsınız, ligin en çok uncontested savunma rebo'su alan ikinci oyuncusu Doncic'ten sonra, geçişte sizi döver. Kısa koyamazsınız doğal post-up'çı ve zaten iki sallanıp üçlük atınca el gösterme ihtimaliniz bile kalmıyor. Jayson Tatum'ı durdurmak için tek ve güçlü bir formül vardı. O da yarı sahada sürekli traplemek Tatum'ı. Normal sezondaki Lakers deplasmanında kötü cevap verse de artık savunmada denemediği şema kalmayan Toronto karşısında 7 maçlık bir seride çok iyi cevap verdi. Bir oyuncu süper yıldız oluyorsa zaten böyle yollardan geçerek oluyor.

Tatum için tavan hala yukarıda. O tavana ulaşmak için yapması gereken iki şey var ve bunları dillendirmek için de galaxy brain bir basketbol düşünürü olmaya gerek yok. Evvela Jayson Tatum yarattığı tüm bu yer çekimini, tüm bu hücum tehdidini kolay sayıya çevirmek zorunda. Evet pull-up üçlükleri %41'le atan bir oyuncu için zor şut olmadığını iddia edebilirsiniz ancak MVP seviyesi oyuncu olmanın yolu da biraz serbest atış çizgisinden gidiyor. Tatum burada büyük bir seviye almalı ve potaya gitme arzusuyla birlikte bu seviyeyi alabilir.

Tatum'ın adım atması gereken diğer nokta da pasörlüğü. Özellikle Toronto serisinde 7 maç boyunca Tatum ne kadar verimli pasörlük yapabileceğini gördük. Zaten lige gireceği günden beri onun oyun stilini paylaştığı oyunculara nazaran daha iyi bir pasör olduğunu biliyorduk ancak bu beceri üretime dönüşmüyordu. Oyun kurucu Tatum konusunda hala birkaç endişem var. En mühimi pasör olmaya kendini kanalize ettiği zaman oyunu kendi adına zorlaştırmaya başlıyor. Üçlü tehdidin kendi adına üçüncüsünü yönetmeye çalışırken en iyi yaptığı şeyi göz ardı etmeye başlaması ne olursa olsun verimli bir yol değil. Zayıf köşedeki Grant Williams'ı görürken onu oyunun içine katmak için kendi turnikesinden vazgeçmeyi bıraktığı an evinizin dark horse MVP adayı olacak. Hayward yokken buna ihtiyacımız da var.

Jaylen Brown: Geçtiğimiz sezon başında Jaylen Brown tüm NBA'de en çok soru işaretine sahip oyunculardan biriydi. Alacağı/aldığı kontrat, oyun stili, bir önceki sene yaşadığı türbülans, oyunundaki eksiklerin hakikaten sorun teşkil ediyor olması... Ancak Jaylen Brown tüm bu soru işaretlerine geçen sene başından sonuna kadar çok güçlü cevap verdi. Özellikle bubble'daki performansı 30 takımın 30'unun da yanında kim olursa olsun takımında görmek isteyeceği bir oyuncu hüviyetindeydi. Çok iyi bir 2.5. adam oldu. Şimdi bir adım daha ileriye atma vakti. 

Jaylen Brown'ın geçen sezon daha iyi yapmaya başladığı bir numaralı şey dribling üzerinden bir şeyler üretmeye başlamasıydı. Çaylak sezonunun ilk 2 ayı hariç her zaman iyi bir sabit şutu vardı, her zaman güçlüydü, her zaman çok iyi bire bir savunmacıydı ancak bunlara tik atarak ulaşabileceği en yüksek yere de gelmişti. Geçen sezon gösterdiği top kullanma gelişimi ona yepyeni bir NBA kariyeri yaratmış olabilir. 

Topu yere vurduktan sonra basit okumaları yapabilmesi, close-out'a bu kadar düzgün saldırması, orta mesafe operatörlüğü. Bunlar Jaylen Brown'ı geçen sene all-star barajına getirdi. Muhtemelen pozisyonundan iki oyuncu sakatlansa reserve olarak Lavine'le beraber all-star da olacaktı. İşte şimdi bu sene Tatum'la beraber all-star olma senesi. Beklenti var, ihtiyaç var ve kendisinde o mesafeyi alacak malzeme de var. 

Peki Jaylen oyununun nerelerinde gelişim gösterirse bir all-star'a dönüşür? Bir numaralı eksiklik hala yaratıcılık. Jaylen'la Jayson arasındaki farkı tanımlarken şu cümleyi kullanmayı seviyorum. Tatum topsuz oynayabilen bir yaratıcı; Brown kendine yaratabilen bir topsuz oyuncu. Hayward yokken Brown topsuz oyuncu tanımından uzaklaşmalı. Gerekirse mid-range isolar, gerekirse post-up'lar, gerekirse tepe pick&roll'u, gerekirse rebo sonrası omzu indirip diğer potaya uçmak. Kaçarı yok, bu işlerden bir kaçını yapmaya başlamak durumunda. Tabii ki dünyanın en iyi yaratıcısı olmayacak ancak belli ölçüde yapmazsa da kendine bir tavan çizmiş olacak. 

Herkes hali hazırda Brown'ın kalbur üzeri bir savunmacı olarak görse de benim itirazım olan birkaç nokta var. Çok da tekrar ediyorum o yüzden üzerinde fazla durmayacağım ancak sonuçlarını da bubble'da acı şekilde ödedik: Savunmada topu izleme. Ya izleme kardeşim şu topu. Raptors 3. maç, 0.5 kala senin için top ne kadar büyük bir tehdit olabilir. Yine topa kanalize oldu ve alanını kaçırdı. Aynı şekilde Heat 2. maç. Rakibin maçın en kritik şutunu kaçırmış. E orada vermeyeceksin abi hücum rebosunu. Bunlar bir şampiyonla, şampiyon olmayan takım arasındaki farkları yaratan ayrıntılar. Burada kaybedemezsin, mümkün değil. 

Son olarak belirtmiş olayım. 5 numara rotasyonunu 3.5 tane oynayabilecek oyuncuyla doldurduğumuz için Jaylen'ı small-ball 5 yapma planımdan vazgeçtim. Ancak ben hala onun oyun prime'ını 4 numarada görüyorum. Bu yüzden post oyununu geliştirirse ligin en eşleşmesiz oyuncularından biri olabilir. Umarım kampta üzerine düşülmüştür bunun. 

Aaron Nesmith: Yalan yok, draft öncesinde bayıldığım bir draft prospecti değildi. O ana dönsek yeniden Aaron Nesmith'i alır mıydım emin değilim. Ancak Aaron Nesmith seçimi arkasındaki sebebi çok kolaylıkla anlayabileceğiniz bir seçim ve bu da onu en azından şimdilik "izleyelim" noktasına getiriyor.

Aaron Nesmith'ten bahsetmek gerekirse kendi absürt bir şut sezonundan geliyor NBA'e. Geçtiğimiz sezon NCAA'de attığı 115 üçlüğün 60'ını isabete çevirdi. Bunu da yanında Saben Lee'den başka bir hücum silahı yokken yaptı. Yani tüm rakip takım sizin üçlük atacağınızı biliyor, perdelerden üçlük atmak için çıkıyorsunuz, boş bulmanız çok zor ve *bang* %52.2 isabet oranı. Bu her yerden bulabileceğiniz türden bir üretim değil. Sırf bu yüzdesi bile Boston Celtics'e bir şeyler getirmeli.

Aaron Nesmith'in absürt şutörlüğünden başka neyini övebiliriz diye düşündüğüm zaman aklıma pek bir şey gelmiyor. Yani belki iyi bir close-out'a saldırma içgüdüsü olduğundan bahsedebilirim. Ama o da zaten %52'yle üçlük atmasının getirdiği bir yan özellik.

Nemisth'e dair endişelerin ayrıntısına girmenin pek bir alemi yok zira burada şutu hariç her özelliğine soru işareti koyabilirim. Nesmith'in bu sene alacağı süreleri de zaten bu soru işaretinin kaç tanesine tik atacağı belirleyecek. Ancak iki endişenin altını çizmek gerekirse close-out savunması ve topu aldığı zaman içine girdiği tünel vizyonundan bahsedebilirim. 

Konu Nesmith olduğu zaman bunu Brad Stevens'tan ayrı olarak konuşmamak lazım. Bir pozitif bir de negatif yönde. Pozitif nokta şurası, Brad Stevens, çaylakları sahaya erken atmayı sevmese de eline aldığı hiçbir oyuncuyu ondan optimumunu almadan bırakmadı. Celtics'in yıllar boyu seçtiği sorunlu mid-level prospectlerin ya da imzaladığı oyuncuların hepsi kendine rotasyonda bir süre ve rol buldu ve Celtics'ten olduklarından daha iyi birer oyuncu olarak ayrıldılar. Buna üstün körü düşündüğüm zaman iki tane istisna bulabiliyorum. Biri Guerschon Yabusele, adam tümden tüme basketbolu sevmiyordu. Diğeri de belki David Lee. Ki o da Stevens'ın elinden çıktıktan sonra Carlisle ve Popovich'in eline gitti. Kendine daha uygun bir ortam bulması çok da sürpriz olmadı.  Carsen Edwards'ın da bu listeye girmeye aday olduğunu söylemek gerek. Yani diyeceğim o ki; Aaron Nesmith umutsuz bir vaka ya da çok şanssız bir adam değilse kendine Celtics'te verimli olabileceği bir rol bulabilecek. Bu Nesmith gibi soru işaretli bir prospect için NBA kariyerine 1-0 önde başlamak demek.

Nesmith konusundaki negatif düşüncem ise şu. Brad Stevens bu sezon NBA'de 8. senesine giriyor. Artık tecrübeli bir koç sayılır. Ancak Boston Celtics'teki kariyerinde Aaron Nesmith tiplemesinde bir oyuncuyla çalışmışlığı yok. Ben bunu yıllardır hücumda tek boyutlu oyuncu kullanmak istememesine yoruyordum. Nesmith'i kullanmaya çalışma şekline bakarak bunun doğru olup olmadığını göreceğiz ancak Nesmith, erkenden verimli olmaya başlamazsa Brad Stevens senede 3 kere konferans finallerine götüren sistemine kullanmaya aşina olmadığı bir stil eklemekte çekingen olacaktır. O yüzden Nesmith'in bu sezonu biraz dalgalı geçebilir.

Romeo Langford: Langford hakkında geçen sene çok yüksektim. Yukarıya bıraktığım yazıyı okursanız eğer Langford'ın iyi performans göstermesi halinde Jaylen Brown'a yüksek kontrat vermekten vazgeçebileceğimizi düşünüyordum ancak daha sezona girmeden tüm senaryo farklı şekilde işlemeye başladı. Tabii ki ilk olan şey Jaylen Brown'a kontrat vermemizdi ancak Romeo Langford'ın NCAA sezonuna sakat sakat devam etmesi onun NBA kariyerinin ilk dönemine büyük bir sekte vurdu. Langford'ın alacağı dakikalar Wanamaker ve Ojeleye arasında paylaştırıldı ve Langford süreleri için sürekli bir kovalama içinde olmak zorunda kaldı.

Trade deadline civarlarında Langford oynamaya ve daha iyisi, verimli oynamaya başlamıştı. Lakers deplasmanı, içerideki Hawks maçı, iki Thunder maçı da Langford'ın süre aldığı zaman oyunun iki yanında da verimli olabileceğini gösterdiği maçlardı. Ancak önce hafif bir sakatlık girdi araya, ondan sonra bubble. Bubble'da küçük sakatlıklar derken Miami serisinin 2. maçında koç onu bench'ten ilk gelen oyuncu olarak kullandı. Muhtemelen plan ona Robinson kovalatmaktı. Veeeeee Langford ilk pozisyonda sakatlandı ve geçen haftaya kadar sağ eli alçıdaydı.

Sahada gördüklerimizden yola çıkmak gerekirse elimizde hakikaten small sample size olduğunu belirtmek gerekiyor. Amma ve lakin bu sample'da Langford'dan görmeyi beklemediğimiz şeyleri gördüğümüzü de söylemek lazım. Langford'ın hiçbir zaman bu kadar iyi lateral savunmacı olmasını beklemiyordum ancak Brad Stevens altında bu yönde geliştiği o kadar açıktı ki switch'te LeBron savunsun falan diye sahaya attık. Benim açımdan Langford için müthiş bir gelişimdi.

Savunmada ne kadar iyi gözükse de hücumda da o kadar kısır gözüktü. Sürekli el tarafından sakatlandığı için şutunda istikrarlı bir gelişim gösterdiğini söylemek güç. En büyük sıkıntısı da oynama süresi hakikaten az olduğu için ve Boston'da bu açıdan idman verecek bir takım arkadaşı olmadığı için NBA seviyesi fizikle oynamayı öğrenmemiş olması. Sezon ertelenmeden oynadığımız son maç olan Pacers deplasmanında bir iki pozisyon var, turnike atmaya çıkarmış gibi Myles Turner posterlemeye çıkıyor. Yani olacak şey değil. Ancak bu sahada kalmaya başladıkça gelişecek bir eksik olmalı. En azından ben öyle düşünyorum.

Langford hakkında son bir şeyden bahsetmek istiyorum. Biliyorsunuz Celtics, Evan Turner'ı oyuncu gelişim koçu olarak staff'ına kattı. Ben bu hamle de Langford'ın gelişimine dair bir plan olduğunu seziyorum. Zira Romeo Langford'ın oyuncu kartına baktığımız zaman Evan Turner gibi bir oyuncuya evrilmesi hakikaten beklenen bir gelişim eğrisi. Orta mesafeci, kanat fiziğinde, aslında 1 numara. Boston Celtics'in de bench'inde tam da böyle bir role ihtiyaç var. Eğer Langford bu yönde bir gelişim gösterebilirse Celtics'in bu sezonunun en değerli wild-card'ı olacaktır.

Semi Ojeleye: Vallahi ben bıktım ya. Hakikaten Semi Ojeleye izlemekten de konuşmaktan da çok sıkıldım. Tabii ki dünyanın en kötü oyuncusu değil ancak izlemesi bu kadar iç sıkan başka bir oyuncu da olamaz. Belki Malik Hairston'ın Galatasaray günlerinde bu kadar içim sıkılıyordu diyeceğim ama Hairston Baba da savunmasıyla takımı omuzlayıp bir kademe yukarı taşıyordu, bu taş elli de o da yok. 

Ojeleye geçen sene %38'le üçlük atmış olabilir. Eğer draft edildiğin gün bana bunu deseydiniz size muhtemelen ligin imrenilen kanat savunmacılarından biri olmuştur derdim. Ancak uzaktan yakından alakası yok. Çünkü Ojeleye sahadaki herhangi bir ayrıntıyı kendi lehine çeviremiyor. Kalıplı slasher'ların karşısına atmak için yeterli bir fiziği ve lateral çabukluğu var ancak switch'te kısalar tarafından çok çabuk geçiliyor. Kalıbına rağmen small ball 5 ya da 4 oynaması çok zor çünkü rebound hissi ve parmak hassasiyeti çok düşük. 

İşin hücum kısmına geçmek bile istemiyorum. Ligin muhtemelen en kötü hücum oyuncusu çünkü hücumuna dair kabul edilebilir tek şey girdiğinde şükür çektiğiniz üçlüğü. Tamam yüzdesi iyi ancak topu eline aldığı zaman öyle bir karadeliğe dönüşüyor ki vasatın biraz üzerinde attığı üçlüğün de ortalamada bir değeri kalmıyor. Ben bu sezona girerken Ojeleye'nin takımda olmasını hiç beklemiyordum ancak şu an görünen o ki en azından sezon başında Ojeleye yine anlamlı dakikalarda sahada kalacak. Bu da şu an Boston Celtics'in kağıt üzerindeki en büyük problemi.

Javonte Green: Javonte Green, Ulm çıkışında Summer League kontratı aldığı zaman kadroya girmek için birçok nokta geçti. Max Strus ve Yabusele'nin Celtics kariyerlerini bitirdi ve 26 yaşında bir çaylak olarak kendini ligin içine atmayı başardı. Bunu da İspanya Üçüncü Ligi'nde yaptığı şeylerle yaptı. Müthiş oyun motoru, çok hızlı hareket etme becerisi ve inanılmaz dikey zıplama. Ancak Javonte Green soru işaretleriyle dolu Celtics kanat rotasyonunda kendine daha büyük bir yer açacaksa bunun üzerine koyması şart.

Koyması gereken ilk şey tabii ki dış şutörlüğü. Green'in doğal bir şutör olmadığını tek şutunu izlediğiniz zaman anlayabiliyorsunuz ancak mühim olan sokmasından ziyade kullanması. Kendine herkesten hızlı ve atlet olduğu bir ortamda kariyeri inşa eden Green'in işler yarı sahaya geldiği zaman topu yormadan işine bakması gerek. Bunun yolu da evvela dokunuş/sayı ratio'sunda kendini yukarı çekmek olacak. O yüzden o spot-up'ları atalım hocam. Bu takımın senin getireceğin pick&roll sayısına hakikaten ihtiyacı yok. 

Javonte Green, prime'ını yaşayan bir oyuncu olarak sahaya şut gelişimi hariç ne getireceği çok belli olan bir oyuncu. Geçen sene sakatlık dönemlerinde sahaya ne zaman girse verimli olmuştu. Oyun istikrarını korursa bu çok bilinmeyenli rotasyonda kendini öne fırlatmaması için hiçbir sebep yok.

Green'den bahsederken kontrat konularını da açmak gerek. Javonte Green'in bu seneki kontratı Şubat sonuna kadar garanti değil. Celtics'in şu an full dolu kadroyla oynadığını ve TPE'yle yapacağı takasta bir oyuncuyu gönderemeyeceğini düşünürsek Javonte Green'den çıkmak ve TPE'de lüks vergisine girmemek için kendine biraz daha alan açmak gidilebilecek bir yol. Ancak ilk hazırlık maçını izledikten sonra Celtics'in Green'den ziyade Edwards'tan çıkıp Green'i rotasyonda tutmaya çalışması daha olası bir senaryo gibi geldi bana.

Grant Williams: Bu yazı önünüze düşecek kadar beni takip ediyorsanız biliyorsunuzdur ki Grant Williams 2019 Draft sınıfında stoğunu en çok aldığım adamdı. Bir lotarya yeteneği olarak görüyordum ve Celtics'in 14. sıra picki için ilk tercihimdi. Birkaç trade down'ın ardından Grant Williams yine Boston Celtics tarafından seçildi. Onun gelişimini Celtics uzun rotasyonu içinde ve Brad Stevens'ın kanatları altında izlemek beklentileri ancak ucu ucuna yakaladığı ilk sezonunda bile büyük bir keyifti.

Grant Williams sezona saçma sapan bir üçlük kaçırma serisiyle başladı ve çaylak sezonuna dair en çok akılda kalan şey de 0-25'lik serisi. Ancak yaklaşık bir sene önce yaşanan seriyi bir kenara bırakırsak Grant Williams geçen sene %38'le üçlük attı. Bubble ve play-off performansı bu yüzdeyi daha da yukarı çekse de büyük bir seriyi dışarıda bıraktığımız için o çıkışı da göz ardı ediyorum.

Brad Stevens, Grant Williams'ı normal sezonda genellikle Enes Kanter'in dengeleyicisi olarak kullandı. Grant Williams'ın yardım savunması yapmayı çok sevdiği için Enes'le beraber sahaya attı ve Enes'in zaaflarını hafifletmesini bekledi. Ancak bunun çok iyi bir deneyim olduğunu söylemek güç. Sahada olduğunda post'ta topla buluşan Enes'e gerekli olan alanı şut konusunda sıkıntı yaşayan Grant açamadı; Grant'in savunmada getirdiği tüm iyi şeyleri de Enes kendi başına götürdü. 0'a 0 elde var 0 kaldık.

Grant Williams'ı geçen sene rotasyonun önemli bir parçası yapan şey yeni yıl civarında Enes'in yaşadığı sakatlık oldu. Rob Williams da yokken nihayet ihtiyaç duyduğu 5 numara sürelerini alan Grant Williams, takımın harcını sertleştirdikçe sertleştirdi ve Boston Celtics de tüm sezon boyunca en iyi basketbolunu Enes'in sakat olduğu 5 numara dakikalarının Grant ve Theis'la bölüşüldüğü sekansta oynadı. Grant'i twitter'da zaten öğün öğün övüyorum. O yüzden Toronto ve Miami serilerinde ne kadar iyi oynadığını bir tur daha övmeyeceğim. Ancak çoğu çaylak 7. maçın kader topunda VanVleet'le switch'te kalsa o topu blokla savunacak şekilde oynayamazdı. Bu da altı tekrar çizilmesi gereken bir an bence Grant Williams için.

Grant Williams'ın ikinci sezonuna bakarken ondan beklediğimiz bir numaralı şey artık şut istikrarı. Play-off'taki kadar iyi de atmasın ama sezon başındaki gibi kendini buz tuttuğu bir seriye de sokmasın. Bu onun dakikaları açısından çok kritik. Grant Williams'ın sürelerini nereden nasıl alacağı konusunda yazının ilerleyen kısmında fikirlerimi aktarmak istiyorum. O yüzden Grant Williams'ı çok beğendiğimi ve çok sevdiğimi söyleyerek bu kısmı kapatıyorum.

Daniel Theis: Theis'ın geçen sene yaptığı şeyi bence henüz anlayamıyoruz. Celtics geçen sene sezona girerken ehven-i şer diye ilk beş başlayacağını düşündüğümüz Theis, bildiğin ligin en iyi 10 pivot performansından birini verdi ve Bam Adebayo canavarıyla karşılaşına kadar Celtics'in herhangi bir uzun sorunu yokmuş gibi gösterdi. Ki bence hala yok, zira elinde Davis yoksa Adebayo'yla eşleşemiyorsun, bu kadar basit.

Theis, tüm sezon boyu çok iyi bir performans ortaya koyarken tamamen bir tamamlayıcı parça rolünü üstlendi. Stevens'ın ona çizdiği rolden bir adım içeri ya da dışarı çıkmadı ve bunu sezon boyu istikrarlı şekilde yaptı. İçerideki ilk Sixers maçı belki istisnadır ancak ben geçtiğimiz sezon takımın tüm maçlarını izledim ve hiçbirini izlerken "aaa Theis da bu gece kötüydü ya" demedim. NBA'de bu sahip olması pahalı bir lüks ve Theis'ın kontratı da geçen sene muhtemelen en iyi f/p kontratıydı.

Normal şartlar altında Daniel Theis'ın geçen sezonu bir anomali olmalıydı ve bu sezona girerken Theis'tan doğal bir düşüş beklemeliydik ancak Theis geçen sezon bubble dahil o kadar istikrarlı oynadı ki ona bir düşüşü yakıştıramıyorum doğrusu. Sonuçta yaptığı şeyler çok basit. Pick&roll oyna. Pota altında Tatum'a "Gortat kulvarı" aç. Hücum rebosuna bakmadan geriye koş. Pick&roll savunurken ice coverage oyna. Potayı koru ve box-out yap. Theis'ın bunları geçen seneki seviyede yapmaya devam etmemesi için hiçbir sebep yok çünkü Stevens ondan herhangi bir yetenek işi beklemiyor. Tabii attığı orta mesafeler falan bu işin kreması.

Daniel Theis, Brad Stevens'ın savunma şemaları için bulunması çok güç bir oyuncu. Alanı bu kadar hızlı kat edip bu kadar disiplinli olmak piyasada kolay kolay bulacağınız bir şey değil. Sezona iyi başlarsa, ki ben cidden kötü başlaması için bir sebep görmüyorum, biten kontratı öncesinde pazara düşmeden extension imzalamak akıllıca olacaktır. Ortaya koyduğu üretim dünyanın Steven Adamslarından Myles Turnerlarından geride kalır değil bence.

Tristan Thompson: Boston Celtics'in bu sene Full-MLE'yi bir uzuna yatıracağını biliyorduk. Ben hep Aron Baynes diye tahmin ediyordum ancak Danny Ainge tetiği Tristan Thompson için çekti. Hatta Thompson'ın basın toplantılarından anladığımız kadarıyla Ainge trade deadline'dan sonra buy-out olması için Thompson'ı bir iki yoklasa da bunu başaramamış. O yüzden Ainge, Thompson'ı pazardaki en iyi fit olarak görüyor olmalı. 

Bunun sebeplerini araştırmak gerekirse; Thompson'ın öne çıkan özellikleri hakikaten Stevens'ın oyununda yeri olan şeyler. Hücumdan başlamak gerekirse Thompson kendi başına bir hücum rebosu tehdidi. Celtics bu sezon da Enes'e yaptığı gibi 4 kişiyi geriye koştururken sadece Thompson'la hücum rebosu kovalayabilir. Zaten bu tip bir oyuncu sahada olmadığı zaman dümdüz geri koşuyor takım. Thompson burada ekstra bir silah katacak sadece. Thompson'ın hücumda takıma getirebileceği bir diğer özelliği ise saçma sapan bir perdeci ve aslında iyi bir hand-off oyuncusu olması. Bir uzuna göre iyi bir handling'e sahip ve bunu büyük kalça/utanmaz hareketli perdeyle birleştirdiğiniz zaman elinizde hakikaten iyi bir hand-off silahı oluyor. Sahada 3 tane elit bir tane de ortalama üstü handler'la kalacak olan Celtics'te bu hand-off silahı tahmin edilenden daha büyük etki yaratabilir. 

Savunmada Tristan Thompson'ın istikrarını övecek kadar izlemedim, yalan yok. Sadece potansiyelini övebilirim. Dünyanın açıları en iyi anlayan oyuncusu olmasa bile sahada enine rahat hareket ediyor olması Stevens için en geçerli akçe. Stevens'ın normal sezonda sıkça kullandığı ice coverage için sadece disipline olması yeterli olacaktır. Switch savunması için de takımın en iyi switch savunma uzunu olacak muhtemelen çünkü bu adam geçen sene bir NBA takımının en iyi kanat savunmacısıydı. Yani bu konuda şaka yapmıyorum, TT geldikten sonra izlediğim Cavaliers maçlarında farkettiğim kadarıyla sezonun belli bir kısmında Cedi'den ümidi kesip rakibin kanatlarını tümden tüme Thompson'a tutturmaya başlamışlar. Bu potansiyeli çok daha minimal pozisyonlarda artı yazacaktır.

Son olarak şu fikrimi de belirtmek istiyorum. Doğu'da Boston Celtics'in rakibi Sixers'tan ziyade Bucks ve Heat. Onun için herkesin aradığı "Embiid stopper" yerine Adebayo'yla koşabilecek ya da Bucks karşısında Lopez'e close-out yapabilecek bir oyuncu play-off'ta daha değerli olacak. (Ki bence 1) Embiid durdurulması gereken kadar tehditkar bir oyuncu değil 2) Ligin en iyi Embiid stopper'ı mid-post'ta yüzünü potaya dönen Joel Embiid'in kendisi.) Tristan Thompson da o oyuncu olabilecek oyuncu kartına sahip. Tek yapması gereken şey Stevens sistemi içinde disipline olmak. O da Celtics'in normal sezondaki görevlerinden biri olacak.

Robert Williams III: Eğer lige covid arası verildikten sonra sezon iptal olsaydı Robert Williams hakkında çok farklı konuşacaktık. Ancak bubble'daki performansı Robert Williams'ı direkten döndürmekle kalmadı, zamanında onu lotaryaya yazılacak bir yetenek olduğunu tekrar hatırlamamıza neden oldu. Üçüncü pivot olarak bir play-off serisinde Marc Gasol'ü alıp sahanın kenarına fırlatan bir oyuncuya sahip olmak hakikaten büyük lüks.

Ancak bu lükse sırtımızı yaslayıp "Hazır Thompson da gelmişken ve Grant play-off'ta iyi oynamışken Robert Williams'a güvenip Theis'ı kanat oyuncusu için takaslayalım" diyebiliyor muyuz? Hayır. Williams tüm o Toronto serisine rağmen bu güveni vermiyor. Bunun da iki sebebi var.

Öncelikli sıkıntısı sağlığı. Rob Williams her pozisyonda üç metreye zıplamaya çalıştığı için ve bu atletizmi sağlayan kaslarında daha önce de sakatlık yaşadığı için çok sık sakatlanıyor. Bu pivot rotasyonunuzdaki bir oyuncudan isteyeceğiniz son şey. 

İkincisi de maalesef iş ahlakı. Danny Ainge, exit interview'da Robert Williams'ın performansını överken "bubble'ın içinde kafasını karıştıran şeylerden uzak kaldı ve bu sayede onun potansiyelini gördük" dedi. Demek ki Danny Ainge bile onun normal ortamdaki iş ahlakından çok mutlu değil. Bu yüzden Robert Williams'ın bubble'dan yakaladığı rüzgarı normal sezona taşıyıp taşıyamayacağını göreceğiz.

Bunun dışında Robert Williams'a dair diyeceklerimin geçen seneden bir farkı yok. Hala herkesten daha yukarıya zıplıyor. Hala pozisyonundaki oyuncuların %90'ından daha çabuk. Ancak Kirita'nın Sercan Yıldırım'a dediği gibi biraz iş kafada bitiyor. Trade deadline'a kadar performansı onun için kritik olacak zira Danny Ainge'in kanatta bu kadar eksiği varken sezonu 3.5 pivotla bitirmek isteyeceğini düşünmüyorum.

Tacko Fall: Çok iyi bir insan olduğu açık. UCF'te de Celtics'te de çok sevmeyen hiçbir arkadaşı olmadı. Komik de biri. Metin Şentürk'ün kör şakaları gibi uzun şakaları yapıyor falan güldürüyor insanı. Ama yok. Elit seviyede profesyonel basketbolcu olması imkansıza çok yakın. Sallasan sallasan bu kadar çıkıyor, bir mucize olsa olup olacağı da Marjanovic'in kötüsü muhtemelen. E o yüzden elinde 72 maçın 50'sinde kullanabileceğin bir roster spot varken bunu Tacko Fall'la yakmak hakikaten israf. Hele her sene dünyanın Killian Tillie'leri Lu Dort'ları undrafted kalıyorken günah da yani. Gerek yok.

Faaliyet Raporu: Rotasyon Hakkında Şamil Olan Bazı Mülahazalar

Geçen sezon yazının bu kısmında üzerine düşündüğümüz nokta takımın nasıl bir düzenle sahaya çıkacağıydı. Ancak bu sezon Boston Celtics'in sorusu nasıl oynayacağı değil, kiminle ne kadar oynayacağı. Görece dengesiz ve tecrübesiz rotasyonun dakikalarını seçmek özellikle Kemba sezona sakat girecekken Stevens için büyük bir sınav ve üzerine de düşünmeyi hak ediyor.

Kemba yokken 5. adam kim olacak?: Sezonun ilk dönemi için önemli olan soru bu. Ben yazının bu kısmını yazarken tarih 18 Aralık. Yani henüz ikinci hazırlık maçına çıkmadık. İlk hazırlık maçı olan Sixers maçında da Brad Stevens hakikaten sürpriz bir şekilde Javonte Green'i ilk beş başlattı ve maç sonrasında da Green'i çok övdü. Ancak Green'e ağırlıklı bir süre vermedi ve Kemba dönene kadar 5. adamın maçtan maça değişebileceğini de söyledi. O yüzden üzerine düşünmemiz gereken şey Smart-Jaylen-Tatum'ın yanına elimizdeki hangi oyuncunun daha uyumlu olacağı.

Smart-Jaylen-Tatum üçlüsünün kendini gösterdiği ilk sıkıntı yarı sahada potaya yaklaşma dürtüsü. Smart da Jaylen da Tatum da potaya kadar zorlamak yerine orta mesafede pull-up'a gitme konusunda eğilimli oyuncular. Böyle düşünüldüğü zaman takımın Kemba hariç en iyi delicisi Jeff Teague, uygun 5. adam gibi duruyor olsa da Teague sorumluluk aldıkça otomatik düşecek olan verimi bu konuda soru işareti.

İş potaya yaklaşma olduğu için takımın en iyi close-out hücumcusu Romeo Langford da uygun bir 5. adam olurdu ancak o da Kemba'yla aynı vakitlere kadar sakatlıktan dönemeyecek. E Pritchard ya da Nesmith atıp sahayı genişletmek ve dribling kanalları yaratmak mantıklı bir tercih olabilirdi ve bunu tercih ederdim ancak Brad Stevens'ın bir çaylağı hele bu kadar kısa kamp süresinin ardından sahaya atmayacağını da adım gibi biliyorum.

O yüzden en çıkar yol yine Grant Williams, yine Grant Williams. NCAA'de oynadığı iki seneden nasıl iyi bir orta mesafe operatörü ve elbow pasörü olduğunu biliyoruz. Elimizde doğal bir delici yokken en azından yarı sahada potaya yaklaşma işini post-up üzerinden halledebiliriz. Ayrıca sahaya ekstra bir pas istasyonu koymak da Kemba Walker'dan boşa çıkan top dağıtıcılık rolüne bir pansuman olacaktır. Tabii Grant'in köşeye açılıp attığı şutları sokması şartıyla.


Grant Williams'ın Süreleri ve Uzun Beşler Konusu: Boston Celtics'in kağıt üzerinde baktığımız zaman en azından normal sezonda geçerli olmak üzere bir zorunluluğu var. O da ciddi dakikaları iki uzunla oynama zorunluluğu.

Şimdi matematiği ortaya koyalım. Tristan Thompson-Daniel Theis-Robert Williams. Bu üç arkadaş da 5 numarada süre alacak olsa da hiçbiri birbirinin yanında sahada kalabilecek tarzda oyuncular değiller. O yüzden 5 numaradaki 48 dakikanın tamamı bu üç oyuncu arasında paylaştırılacak. Aynı şey 1 numara için de geçerli. Kemba Walker-Jeff Teague-Payton Pritchard ve savunma beşlerinde Marcus Smart 1 numaradan gelen 48 dakikanın tamamını alacak. Elimizde 2-3-4 numaralardan gelen 48'er dakika ve kağıt üzerinde güvenebileceğimiz 3 tane oyuncu var. Smart-Jaylen-Tatum'ı maç başına 15'er dakika dinlendireceğimizi düşünürsek bizim bench'ten öyle ya da böyle 45 dakika almamız lazım. Ancak rotasyonda 45 dakika için yeterli sayıda güvenilecek oyuncu yok.

Grant Williams hariç. Brad Stevens'ın geçen sene başından beri sahaya atmaktan çekinmediği Grant Williams, bu kadar dar rotasyonda kendine hatrı sayılır bir bench süresi bulacaktır. Bu da Boston Celtics'in örneğin TT-Grant-Tatum-Smart-Pritchard gibi jumbo beşlerle sahada kalması demek. Stevens en azından Kemba dönene kadar bu jumbo beşlerin getireceği hareket sorununu çözecek yollar bulmalı yoksa sezonun erken kısmı biraz çirkin geçebilir.

Geliştirme Raporu: Traded Player Exception

Boston Celtics, bu sezona bir contender'ın girmeyeceği kadar genç bir kadroyla giriyor. Rotasyonda süre alacağını düşündüğümüz oyuncuların çoğu henüz çaylak kontratında. Rob Williams ve Romeo Langford'ın ilk senelerini saymazsak rotasyonda öyle böyle dakika alacak Pritchard-Nesmith-Romeo-Grant-Rob 5'lisinin toplam tecrübesi 7 sene. Bu takımın birkaç kere düşeş atmadan bu rotasyonla play-off'a girmesi mümkün değil. Yani olacak şey değil.

Burada da şimdiye kadar üzerine pek konuşmadığımız meşhur TPE devre girecek ve girmeli. Öncelikle Traded Player Exception nedir? TPE, sizin yaptığınız bir takasta yaşadığınız cap kaybını 1 sene boyunca absorbe etmenize yarayan bir sanal oyuncudur. Zaten bu yazıyı okuyacak kadar Celticsliyseniz, Hayward takasından sonra bu işin mantığını biraz olsun kapmışsınızdır. Ancak atlanmaması gereken şöyle bir ayrıntı var.

Celtics, Tristan Thompson'a kontrat verirken bunu no-taxpayer MLE kullanarak yaptı. Yani Celtics, NBA'e şimdiden taxpayer bir takım olmayacağını taahhüt etti. Sonuç olarak Celtics, Hayward'dan 28.5, Enes'ten de 4.7 milyon TPE elde etmiş olsa da sene sonunda bunların en fazla 22 milyonunu kullanmış olabilir. 

Tabii bir ayrıntı daha var. TPE'ler pick'ten başka herhangi bir assetle birleştirilemiyorlar. Yani, -atıyorum- Aaron Gordon takasında -atıyorum- Romeo Langford'ı bir takas asseti olarak kullanamayız. Oyuncu ederini pickle tamamlamak zorundayız.

Celtics'in TPE'yi kullanma şartları ayrı, nereye kullanacağı da ayrı bir konu. Ben genel kanının aksine geçen sene de Celtics'in bir uzun sorunu olduğuna inanmıyordum, Thompson imzasından sonra hiç inanmıyorum hatta Celtics'in lüks bir uzun rotasyonu olduğuna inanıyorum. Celtics'in kısa rotasyonu da Walker-Smart-Teague-Pritchard olarak nitelik ve nicelik olarak yeterli. Celtics'in bu TPE hakkıyla birden fazla pozisyondan dakika alabilecek bir kanat oyuncusuna ihtiyacı var.

Tabii burada Celtics Hayward'ın TPE'sine girmeden ucuz çözümlere de yönelebilir. Bu sene başı Bulls'la sözleşme imzalayan Garrett Temple hem rotasyona pansuman olup hem de takımın Hayward'ın TPE'sini tamamen önümüzdeki yaza saklamasını sağlayabilir. Ancak 4.7 milyona Temple'den başka ilgi çekici aday bulmak zor Miami'nin Mo Harkless'ı doğrudan rakibine göndermeyeceğini düşündüğümüz zaman.

O yüzden gözü biraz yukarıya kaldırmak gerekiyor. Celtics'in tam alabileceği sınırda Draymond Green var ancak Golden State Warriors'ın bayrak adamını takaslaması kulağa çok olası gelmiyor. Harrison Barnes? Hakikaten Allah affetsin çok kötü bir kontrat o. Hayward'ın TPE'sini aldığımızdan beri benim aklıma yatan sadece iki oyuncu oldu. Üçüncüsü Draymond Green ama o ihtimal üzerine konuşmak için başka şeylerin olmaya başlaması lazım.

İlki Jerami Grant. "Eee Grant yeni kontrat aldı" diyenleriniz olacaktır. Hemen case'imi yaratıyorum: Grant, Griffin sağlıklı kaldığı müddetçe en verimsiz olduğu 3 numarada süre almak zorunda kalacak. Detroit gibi yakın gelecekte hedefi olmayan bir takımın verim alamadığı, yüklü kontrat verdiği ve prime'ını yaşayan bir oyuncuya iyi bir teklif gelmesi halinde "Allah bereket versin" diyip göndermesi beklenir. Eğer Jerami Grant hazırlık maçlarındaki performansını normal sezonda da gösterirse Şubat sonu kalkan takas bloğunun hemen ardından kendini takas pazarında bulacaktır.

Jerami Grant, Celtics rotasyonuna çok kaliteli kanat dakikalarının yanı sıra çok önemli bir small-ball opsiyonu da yaratabilir. Geçen sene Hayward+4 core oyuncusuyla sahada kalamayan Celtics Grant+4 core oyuncusuyla play-off'ta kolay kolay sahada kalabilir ve ligdeki her takıma zor bir playoff eşleşmesi olabilir. Tabii Grant'i 4'e çekip her takıma kan kusturmalı bir savunma beşi de Stevens'ın cebinde çok tehditkar bir silah olacaktır.

Diğer aday ise Aaron Gordon. Aaron Gordon'ın cezbediciliği oyunculuğundan ziyade asset değeri. 2021-22 sezonunda 16.5 milyon kazanacak olan Aaron Gordon, Stevens'ın altında geçireceği fena olmayan bir sezonun ardından takas piyasasının değerli assetlerinden biri olacaktır. Genç olması ve Celtics'ten extension alması bu değerini daha da kabartabilir.

Gordon'ın Celtics'e getireceği şey ise öncelikle Smart'ı bench'e geri göndermek olur. Smart'ın bench beşiyle beraber sahada kalmayı öğrendiğini ve iplerini elinde tuttuğu beşlerde daha verimli olduğunu biliyoruz. Ayrıyeten rakibin karşısına Jaylen-Gordon-Tatum kanatlarıyla dizilen Boston Celtics de tam bir switch makinesine dönüşebilir. Aaron Gordon'ın Magic'te senelerdir beklenti altında kalmasına sebep olan limitasyonları olsa da Gordon hiçbir zaman Celtics'teki gibi potansiyelli bir hücum kadrosuna sahip olmadı. Celtics'in şut potansiyeli Gordon'ın handling ve kalıbına göre delicilik potansiyelini tamamiyle ortaya çıkarabilir.

Sonuç Raporu: Büyük Resmi Üstün Körü Görmek

Boston Celtics'in geçen senenin başına göre daha iyi bir yerde olduğu kuşkusuz. Ancak Doğu'nun da geçtiğimiz sezondan daha iyi olduğunun altını çizmek lazım. Miami Heat durduk yere haritaya girdi, Brooklyn Nets sakat köpeklerine kavuşuyor ve Daryl Morey de Embiid-Simmons ikilisini herkesin beklediğinden bir adım önce bozmaya çalışacaktır. 

O yüzden bu sezon geçen seneki gibi "Çalışkan Ahmet" olmak yeterli değil. Celtics bu sene geçtiğimiz sezon bıraktığı yere geri dönmek istiyorsa bir konuda özel bir gelişim göstermeli. Bunun da birden fazla yolu var ancak hepsi zor ihtimaller. İlki Jaylen-Jayson ikilisinin ligdeki en iyi 3 ikiliden biri haline gelmesi. Bunun için Tatum'ın 1, Jaylen'ın 2 adım yukarı atması gerekiyor. Tatum 1 adım attıktan sonra olsa olsa ligin en iyi 7. en iyi oyuncusu olur ancak Jaylen'ı 30'lardan 20'lere atabilirsek bu Celtics'in tavanını ciddi şekilde yukarı atacaktır.

Bunun bir diğer yolu da Celtics'in soru işaretli rotasyon oyuncularının hepsine tik atmayı başarması. Pritchard-Romeo-Nesmith-Grant-Rob beşlisinin beşi de NBA oyuncusu gibi performans verirse Celtics hem tavanda kaliteli hem de rotasyonda derin bir kadroya sahip olabilir. Ancak bu iki ihtimalin gerçekleşmesi de aksi ihtimale göre daha az muhtemel. 

Bu sebeplerden ötürü Celtics, eline geçen TPE fırsatını iyi değerlendirmeli. Zira Celtics şampiyonluk rushlamak için erken bir timeline'da olsa da şampiyonluk için bir fırsata sahip. Bunu göz göre göre zorlamamanın alemi yok.

1 yorum:

  1. Çok güzel ve ayrıntılı bir yazı olmuş. Eline sağlık. Tristan bende 33-34 yaş hissiyatı uyandırıyordu. 29 olduğunu görünce Baynes yerine düşünülmesi daha mantıklı geldi. Selamlar

    YanıtlaSil